Uşak Mutlu Son Masaj Hizmeti

Uşak Mutlu Son

“Philips televizyon, “ dedi polis eliyle göstererek. Kadın bir şey söylemeden başıyla onayladı ve Uşak Mutlu Son televizyonun olduğu yere çöküp çantasını açtı. Karl gözlerini açmış onlara bakıyordu. “Evet?” dedi polis. Karl bu olanların Tønsbergli Liz’den daha önemli bulunduğunu anlamaya başlamıştı. “Buraya her geleni hatırlayamam, değil mi?” diye kekeledi. Aslen kimseyi hatırlamasına imkan yoktu. Vaziyet bundan ibaretti. Yüzler onun için bir şey ifade etmiyordu. Liz’in yüzünü bile şimdiden unutmuştu.

Ben bütün müşterilerini hatırla demiyorum, ” dedi polis. “yalnız bu yeterli. Bugün burası biraz sakin benzer biçimde.” Karl geriye doğru çekilerek başını hayır anlamında salladı. “Peki, birkaç resme bakmaya ne dersin?” diye sordu polis. “Onu hatırlayabilir misin?” “Bilemem. Mesela seni hatırlayamadım… “ “Harry… “ dedi polisin yanındaki çocuk. “

Uşak Mutlu Son

Peki, televizyonun üzerine parmağıyla bir şeyler çizen birini gördün mü?” “Harry… “ Karl o gün dükkanda birisini görmüştü. O gün polis gelip şüpheli bir şey görüp görmediğini sorduğunda da aklına gelmişti bu fakat adam televizyonlara bakmaktan başka bir şey yapmadığından söylemekten vazgeçmişti. Yüzünü bile hatırlamadığı birisi dükkanına gelip ve şüpheli davranışlarda bulundu mu diyecekti? Ve sonrasında bir sürü istenmedik şeyle uğraşmak zorunda kalacaktı. “Hayır, ” dedi Karl. “Kimseyi televizyona bir şey çizerken falan görmedim.” “Polis bir şeyler mırıldandı. “Harry… “ yanındaki çocuk polisin tişörtünü çekiştiriyordu. “Saat beş.”

Polis doğruldu ve saatine baktı. “Beate, ” dedi. “Bir şey var mı?” “Bir şey söylemek için henüz erken, ” diye cevapladı kadın. “Bazı izler var, fakat parmağını kaldırmadan çizdiği için tam bir parmak izi bulmak zor olabilir.” “Beni sonra ara.” Kapının üzerindeki zil yine çalmış ve Karl ile metal çantalı kadın dükkanda bir tek kalmışlardı. Tønsbergli Liz’i yine eline aldı fakat fikrini değiştirdi. Yüzü alta gelecek şekilde dergiyi bırakıp kadın polisin yanma gitti. Ekrana döktüğü bir çeşit tozu elinde minicik bir fırçayla temizliyordu. Şimdi görebiliyordu.Tozun içinde bir şekil vardı. Temizlik giderlerinde de kısıntıya gittiğinden üzerinden birkaç gün geçtiğinde hâlâ orada olması pek şaşırtıcı değildi. Fakat şekil şaşırtıcıydı. “Bu ne anlama geliyor?” diye sordu.